Vegan beslenme ile Yoga
- Tuğba Erdin
- 27 Haz 2020
- 2 dakikada okunur
Hayat farkında olmadan bizi hep bir sonraki aşamaya hazırlıyor...

Veganlık hayatıma girdiğinde bazı konulara bakış açım da adım adım çok değişti ve her adımında heyecanlandırdı, meraklandırdı başından bugüne kadar. kendine söz geçirebilmek (zihnine, alışkanlıklarına) inanılmaz bir özgürlük kapısı açıyor.
Yoganın da hayatıma girmesi ile daha farkındalığı açık bir insan olmaya başladım; baktığım şeyleri gerçekten görmeye ve hissetmeye, daha önce görmediğim yanlarını görmeye beni saran ne varsa.
Matın üzerindeki pratik günün sonunda hayatın içindeki pratiğe dönüştü adım adım.
Yoga hayatıma girmeden önce zaten vegan besleniyordum ama yoga felsefesi ile işin boyutu değişti.
İlk karşıma çıkan “ahimsa” şiddetsizlik kavramı veganlığı daha bir anlamlı kıldı benim için. Tabiki bu kadar kısa ve kolay bir kavram kesinlikle değil, ama hizmet ediyordu bana ilk duyduğum andan itibaren demek ki bu yol benim yolummuş gerçekten dedim.
Daha çok okumak, araştırmak, sorgulamak bu yolda yaptığım kendim için en iyi şeydi. O kadar izole; dünyadan, doğadan kopmuşum, kopartılmışım ki, adeta bir perde inmiş gözüme. Aslında gözünü açtığın andan itibaren sen ve diğerleri dediğin herşey sensin, sen sokaktaki ağaçsın, ağaçdaki kuşsun, yürürken selamlaştığın kişisin.. Hiç bir ayrımın yok, öğretilmiş kavramlar sadece aradaki ayrım. Bunu hissettiren bana yoga oldu. Yoga kelimesi Sankskrit dilinde 'yuj' kökünden türemiştir, ve 'yuj' kelime anlamı ile birlik, bir araya gelme, kavuşma demektir.
Ezbere yaşamak, alışkanlıkların peşinde oradan oraya sürüklenmek, sevdiklerim ve sevmediklerim diye net ayrımlar yapmak.. İşte bunları görüp kendimi sıyırmama izin verdi bu iki felsefe bana.
Ben onu çok seviyorum asla bırakamam dediğin an tüm kumandayı zihnine vermiş oluyorsun, bir nevi oto pilota geçiyorsun aslında, sevdiklerim ve sevmediklerim demediğin de ise kendi eline alıyorsun tekrardan. Ben hem vegan beslenme hem yoga felsefesi ile birlikte en çok herşeyi değiştirip herşeyden vazgeçebileceğimi öğrendim ve bunun verdiği huzuru kelimelere dökmem zor olur. Hiç birşeye tutunmamak, yapışıp kalmamak..
Kendine, ruhuna, bedenine, çevrene, insanlara, hayvanlara, eşyalara… şiddet göstermemek.
Yaşadığımız yüzyıl, varolan imkanlar göz önüne alındığında hayatta kalmak için beslenmediğimiz, giyinmedigimiz, örtünmediğimiz bir gerçek. Atalarımız belki yaşam savaşı için evet herşeyi avlıyorlardı ama ne yazık ki bizim için durum bu değil. Biz yok etmek için, hep daha fazlası için, bir kısır döngünün içinde yeter ki gözümüz doysun diyerek kendimizden başka ne varsa bu evrende herşeyi yok ediyoruz. Önümüze koyulan her ne ise nereden, hangi şartlardan geçerek geldiğini sorgulamadan sadece tüketerek, içimizdeki doyumsuz insanı doyurmaya çalışarak yaşayıp gidiyoruz. Ve bu şekilde yaşarken bedenimize, doğaya, hayvanlara uyguladığımız şiddetten bir haberiz.
İçeriden bir sadelik çalışması bence bu, sadeleştikçe özgürleşme, özgürleştikçe doğayla, yaşadığın gezegenle bir olma.
Bugün artık benim için ayrılmaz bir ikili veganlık ve yoga, birbirlerini tüm hatları ile destekleyen iki hayat felsefesi.
Biraz daha dikkat, şefkat, sevgi, özveri üzerine calışmalıyız sanırım günün sonunda hem kendimize karşı hem etrafımıza karşı. Ben buyum diyerek uyuyarak geçirilmeyecek kadar değerli bence yaşam. Ve hepsi sadece bir ilk adım kadar uzak hepimize.
Hepinize sözde, eylemde, yaşamda daha şiddetsiz günler dilerim.
Bir Tibet duası, 'Bu yemeği bir ilaç olarak görerek, açgözlülük ya da öfke olmadan ondan zevk alacağım, oburluktan değil, gururdan değil, kendimi şişmanlatmak icin değil sadece vücudumu beslemek için."
Sevgilerimle,
Tuğba Erdin
Comments